Kanser tanısı konma oranı gittikçe artmaktadır. Her ne kadar kanser tanısı konan kişi sayısı artsa da tedavideki gelişmelerle hayatta kalan kanserli insan sayısı da artmaktadır. Kanser tedavisinin en kolay ve başarılı yolu, kanser gelişimini önlemek ve erken teşhistir.
Kadınlarda en sık rastlanan kanser türü meme kanseridir. Değişik coğrafi bölgelere göre sıklığı değişmekle birlikte yaşam boyu meme kanseri geliştirme riski %8 ile %12 arasında değişmektedir. Meme kanseri sıklıkla 50-60 yaş aralığında saptanır. Her ne kadar bir takım risk faktörleri tanımlanmış olmakla birlikte meme kanserinde kesin sebep bilinmemektedir.
Risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
1-Kadın cinsiyet (meme kanseri kadınlarda erkeklere göre 100 kat faladır),
2-İleri yaş,
3-Ailede genç yaşta meme kanserinin olması,
4-Erken yaşta adet görmeye başlanması,
5-Geç menopoz,
6-Çocuk doğurma yaşının ileri olması (30 yaş üzeri),
7-Hormon tedavileri,
8-Fazla kilolu olmak,
9-Göğüs bölgesine radyoterapinin uygulanmış olması ve
10-Genetik değişiklikler (örneğin BRCA1/2 mutasyonu)
Meme kanserine özgü bir belirti olmamakla birlikte meme kanseri belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Memede ele kitle gelmesi,
2-Koltuk altında şişlik,
3-Meme ucunda veya meme derisinde çekilme,
4-Meme ucundan akıntı gelmesi ve
5-Ağrı
Hiçbir şikayet olmasa da meme kanseri kadınlarda saptanabilmektedir. Meme kanserinin erken saptanabilmesi için kırk yaş öncesinde (20 yaşından itibaren) kişi kendisini ayda bir muayene etmeli ve 1-3 yılda bir doktor muayenesi yaptırmalıdır. Kırk yaş sonrasında ise yine aylık kendi kendine muayene etmeye devam edilmeli, yılda bir mammografi ve doktor muayenesi yapılmalıdır. Yüksek risk grubunda bulunan kişilerin mammografi takipleri 40 yaş öncesinde başlatılmalıdır. 25-30 yaş civarında radyolojik olarak takibi gereken kişiler (göğüs bölgesine radyoterapi almış kişiler, ailesinde çok genç yaşta meme kanseri öyküsü olan kişiler gibi) meme magnetik rezonans (MR) ile taraması yapılmalıdır.
Meme kanserinden ve diğer tüm kanser riskini azaltmak için sedanter yaşamdan uzak durulmalı, bol egzersiz yapmalı, fazla kilolu olmamalı, mevsiminde sebze-meyve tüketmeli ve mümkün olduğunca katkı maddeleri içeren gıdalardan uzak durulmalıdır. Meme kanserinden korunmak için ayrıca hormonlara maruziyeti azaltmak gerekir, 30 yaşından önce çocuk doğurulmalı ve radyasyondan kaçınmak gerekir.
Kişilerin meme kanseri riski Gail metodu (kişinin ilk adet yaşı, ilk doğum yaptığı yaş, daha önce meme biyopsisi yapılmış olması ve aile öyküsü) ile hesaplanabilmektedir. Yaşam boyu meme kanseri riski %20’nin üzerinde olan veya 5 yıllık meme kanseri riski %1,7’den yüksek olan kişilere koruyucu amaçla ilaç başlanabilir. Burada kullanılabilecek olan ilaçlar tamoksifen, raloksifen ve aromataz inhibitörleridir.
BRCA 1 veya 2 mutasyonu taşıyan kişilerde meme kanseri ve over kanseri riski yüksek olduğundan kişi çocuk doğurduktan sonra bu kanser risklerini azaltmak amacı ile cerrahi yöntemlerle meme ve yumurtalıkların alınması gündeme getirilmelidir.
Meme kanserinden ölüm riskinin son 25 yılda giderek azalmasının nedeni olarak meme kanseri taraması ve tedavide kaydedilen ilerlemeler sayesinde olduğunu söyleyebiliriz. Son zamanlarda özellikle HER-2 pozitif meme kanseri hastalarının tedavisinde kullanılan trastuzumab, TDM1 inhibitörleri (trastuzumab emtansin) ve pertuzumab hastalığın tedavi olma oranını arttırdı ve yaşam süresini uzatmıştır.
Son zamanlarda immünoterapi ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı meme kanserli hastalarda yapılmakta ve meme kanserinde de immünoterapinin önemli bir yer tutacağı bu çalışmalarda görülmektedir.
Prof. Dr. Aziz Yazar
Acıbadem Altunizade Hastanesi
Tıbbi Onkoloji Bölümü