Türkiye`de sağlık ortamında şiddet; sistematik olarak uygulanan, hasta ve yakınlarının sisteme dönük öfkesini sağlık çalışanından çıkardığı bir soruna dönüştü. Her gün sözlü şiddete maruz kalma oranlarının %85’in üzerinde olduğu hizmet sunum koşulları, hekim ve hasta arasında kurulması zorunlu olan ilişkiyi her geçen gün daha fazla bozuyor. Şiddet; hekimlerin mesleki doyumlarını yok ediyor, meslekten ya da ülkeden ayrılmalara yol açıyor. Şiddet nedeniyle sağlık işgücünün hizmetten çekilmesi giderek uzayan randevu sürelerine ve hastaların hizmete ulaşmasını engellemeye başladı. Bu sorunun giderek derinleşeceğini artık sağlık politikalarını oluşturanlar bile görüyor; ancak sorunun nedenleri irdelendiğinde görüyoruz ki çözüm olarak hazırlanan kısıtlı yasal düzenlemeler ne yazık ki şiddeti azaltmaya yetmeyecektir.
Sağlık ortamında şiddet, hem hekimlere hem de topluma zarar veriyor. Oysa hekim ve hastası aynı amaç için bir araya gelir: Hekim hastasını iyileştirmek ister, hasta hekimden şifa bekler. Amaç ortaktır. Hastalarımız bizim düşmanımız değildir. Sağlıkta şiddetin nedeni Sağlıkta Dönüşüm Programı ile “5 dakikaya sıkıştırılan hasta randevuları”dır. Sağlıkta şiddetin nedeni “hastaya müşteri gözüyle bakılmasını dayatan sistem”dir. Sağlıkta şiddetin nedeni “ne kadar çok hasta, o kadar çok para” anlayışıdır. Sağlıkta şiddetin nedeni “hekimi ucuz işgücü girdisi olarak gören” anlayıştır.
Hastalarının ve toplumun iyiliğini öncelemeye yemin etmiş hekimler olarak:
– Muayene randevularının her hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmesini,
– Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini,
– Acil servislerde sadece acil hastalara bakılacak bir sağlık hizmeti planlaması yapılmasını,
– Sağlık kurumlarındaki çalışma ortamı ve koşullarının, sağlıkta şiddeti önleyecek biçimde yeniden düzenlenmesini,
– Hastayı müşteri, sağlık hizmetini “kâr getiren işlem” olarak gören anlayışın derhal terk edilmesini ve sağlığın temel bir insan hakkı olarak sunulmasını,
– Tıp fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitiminde kontenjanları artırarak niteliği düşürecek, var olan sorunları daha da büyütecek, toplumun sağlık hakkına erişimini engelleyen popülist uygulamalardan hızla geri dönülmesini talep ediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği ve tıpta uzmanlık dernekleri olarak “Sağlıkta şiddet varsa, biz yokuz!” diyoruz. 6331 sayılı yasa uyarınca çalışanların iş güvenliği ile ilgili her türlü önlemin alınmasının işverenin sorumluluğunda olduğunu hatırlatıyoruz. Sağlık çalışanlarının çalışma ortamını şiddetten arındırmak işverenin sorumluluğudur. Gerekli önlemlerin alınmaması durumunda yasal süreçleri işleteceğimizi hatırlatıyoruz.
“Şiddet ortamında sağlık hizmeti olmaz.” Sağlık, “alınır – satılır” bir market ürünü değildir, bir insan hakkıdır ve şiddetle sağlığa ulaşılamaz!
Şiddeti durduralım!
Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu